BİYOSAD öncülüğünde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı yürütülen Biyoteknoloji Vadisi Projesi, İstanbul’un Tuzla ilçesinde 12 milyar lira yatırımla kuruluyor. Proje kapsamında, dev yatırımcılardan start-up’lara kadar her seviyede firma, geniş bir ürün çeşitliliğinde faaliyet gösterecek.

Biyoteknolojik ürünlerin üretiminde bir üs olarak tasarlanan Biyoteknoloji Vadisi Projesi, İstanbul’un Tuzla ilçesinde 12 milyar lira yatırımla kurulacak. Vadide büyük yatırımcılardan start-up’lara kadar her seviyede firma, geniş bir ürün çeşitliliğinde faaliyet gösterecek. Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden biri olması planlanan projede, firmaların yer alması amacıyla Sanayi Bakanlığı’nın genişleyen Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı, İVME Finansman Paketi gibi birçok teşvikten de yararlanılabiliyor.

Vadinin Türkiye’nin katma değerli ürünlerini üretecek ve dünya biyoteknoloji pazarından pay almasını sağlayacağı söylenirken, Türkiye’nin 2020’de gerçekleşen 36 milyar 724 milyon dolar olan cari açığının önümüzdeki yıllarda kapatılmasında etkin rol oynayacağı öngörülüyor. Küresel biyoteknoloji pazarının Tahmini Yıllık Bileşik Büyüme Oranı’nın (CAGR) 2019-2025 arasında yüzde 9,9 ve 2025 değerinin 775 milyar dolar olması bekleniyor. 2025’e kadar endüstri piyasa büyüklüğünün 727 milyar 1 milyon dolar olacağı tahmin ediliyor.

Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Biyoteknoloji Sanayicileri Derneği (BİYOSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ercan Varlıbaş, Atabay İlaç Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynep Atabay Taşkent, Koçak Farma CEO’su Dr. Hakan Koçak, İlsan İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Halil Yaşar, VSY Biotechnology CEO’su Dr. Fatih Ergin projenin Türkiye ve dünya bilim dünyasına etkileri ile ilgili açıklama yaptılar.

“DESTEKLER YATIRIM GÜCÜ SUNUYOR”

Projenin Türkiye’nin geleceğinde önemli bir parça olacağını dile getiren Dr. Ercan Varlıbaş, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki 2023 Strateji Hedefleri kapsamında ülkemizdeki biyoteknolojik yatırımlar kilit rol oynamaktadır. Bu doğrultuda, Biyoteknoloji Sanayicileri Derneği (BİYOSAD) olarak Türkiye’deki biyoteknoloji sektörünü dünyada hak ettiği konuma ulaştırmak amacıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı olarak hayata geçirdiğimiz Biyoteknoloji Vadisi Projesi’nde bizlere ilgi ve desteğini eksik etmeyen Bakanımız Sayın Mustafa Varank’a teşekkürlerimizi sunarız. Yüksek katma değere sahip ürünlerin üretilmesini sağlamak, ithalatın azalması, ihracatın ve istihdamın artması amacıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı; çeşitli teknoloji seviyelerinde yerli üretime özel birçok kapsamda teşvik vermeye devam ediyor. Tüm bu teşviklerle aynı zamanda bütünleşik olarak sürdürülebilecek önemli projelerden birisi Biyoteknoloji Vadisi’dir ve bu destekler sayesinde pandemiden olumsuz etkilenen ekonomik ortamda dahi firmalar yatırım yapabilecek gücü bulabiliyor. Projeleri olan, ses getirecek katma değeri yüksek ürünleri üretmek isteyen firmalarımızı Biyoteknoloji Vadisi’ne katılmaya davet ediyoruz” dedi.

“KÜMELENMEDE KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR”

Biyoteknolojinin Türkiye’de yeni gelişmekte olan bir sektör olduğuna dikkat çeken Zeynep Atabay Taşkent, “Bu aşamada rekabet öncesi iş birlikleri, birlikte öğrenme ve üniversite sanayi iş birliği konseptleri için kümelenme kritik önem taşımaktadır.  Biyoteknoloji Vadisi bu ihtiyaçları karşılayacak doğru coğrafi lokasyonda yer almaktadır. Bir tarafta GTÜ, Kocaeli Üniversitesine ve TÜBİTAK MAM gibi araştırma merkezlerine yakınlığı diğer tarafta Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesinin içinde olması gerekliliği Biyoteknoloji firmaları için ihtiyaç duyulan kümelenmeyi sağlayacaktır. Bu sayede Endüstriyel, Tarımsal ve Sağlık Biyoteknoloji alanlarında startup, akademi, kamu, sanayi iş birliklerinin yeşerebileceği bir ortamda çalışmalarımız daha hızlı ticarileşebilecek” diye konuştu.

“6,4 MİLYAR LİRALIK BİYOTEKNOLOJİK İLAÇ İTHALATININ ÖNÜNE GEÇİLECEK”

Biyoteknolojik ürünlerin üretim ve geliştirme maliyetleri ile ilgili konuşan Dr. Hakan Koçak ise, “Vadi, bünyesinde yer alacak start-up firmalara ve Ar-Ge altyapısı ile biyoteknoloji alanındaki firmalara, hem yeni ürün geliştirme alanında destek hem de İstanbul gibi lojistik ve yetişmiş işgücü erişiminin yüksek olduğu bir bölgede uygun maliyetli yatırım alanı sağlama konusunda önemli katkı sağlanacaktır. 1,2 trilyon dolarlık toplam dünya ilaç pazarında biyoteknolojik ilaçların pazar payı yüzde 20’ye ulaşmıştır. Türkiye’de de biyoteknolojik ilaçların pazar payı benzer oranda olup, 2019’da 7 milyar liraya ulaşmıştır ve bunun yaklaşık yüzde 90’ ı ithal edilmektedir. Biyoteknolojik ürünler, üretim ve geliştirme maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle pahalı ürünlerdir. Biyoteknoloji vadisinde oluşan biyoteknoloji iklimi ile sektörel gelişimin önü açılacak ve yerli biyoteknolojik ilaçların üretimi ile yaklaşık 6,4 milyar liralık biyoteknolojik ilaç ithalatının önüne geçilecektir” dedi.

Dr. Hakan Koçak, sözlerine şöyle devam etti:

“Yaratılan iklim yerli ve yabancı yatırımcıları bu bölgeye çekecek ve bölgeyi biyoteknolojik üretim için cazibe merkezi haline getirecektir. Ayrıca ülkemiz ve dünya için katma değeri yüksek üretim merkezi olacaktır. Bölgede bulunan Üniversiteler ile Sanayi iş birlikleri artacak ve sektör önemli bir ivme kazanacaktır. Katma değeri yüksek Biyoteknolojik ürünlerin üretimi ve ihracatı ile ülkemizin yüksek maliyetli biyoteknolojik ürünlere uygun maliyetli erişimi ve cari açığın kapatılması mümkün olacaktır.”

“500 MİLYON LİRA ÜSTÜ VERİLEN DESTEKLERE İHTİYAÇ DUYULUYOR”

Vadinin Türkiye’de biyoteknoloji tabanlı kurulacak ilk ihtisas organize bölgesi olması nedeniyle çok önemli bir adım olduğuna inandığını dile getiren Halil Yaşar, “Kovid -19 salgını, bütün dünyada teşhisten sonra tedavinin ve tedavide de gerekli olan medikal araç gereçlerin üretilmesinin bir ülke için ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Hükümetlerin bu paralelde Ar-Ge, inovasyon ve biyoteknolojiyi kapsayan projeleri maddi ve manevi destek vererek süratle 5 yıllık öncelikli yatırım programına almalarını ve hayata geçirmelerini zorunlu görmekteyim. Bu projenin bugüne kadar kurulmuş organize bölgelerden farklı bir statü ile işlevine devam etmesi planlanmıştır. Projemiz, teşvik, alt yapı ve statü olarak hükümetimizin 500 milyon lira üstü büyük yatırımlara verdiği desteğe ihtiyaç duymaktadır. Hükümetimizin bu talebimize paralel olarak sanayicileri destekleyeceğini görmekteyiz. Sağlık sektörünün hangi kanadında olursa olsun hizmet veren firmalar için vadinin çok büyük bir fırsat olduğuna inanıyor ve firmalarımıza katılmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“VADİ’DE TÜRKİYE’NİN İLK ÖZGÜN İLAÇ MOLEKÜLÜNÜ ÜRETECEĞİZ”

Uluslararası piyasalarda çok yoğun rekabet yaşandığının altını çizen Dr. Fatih Ergin, “Günümüzün rekabetinde firmaların öne geçebilmesinin önemli koşullarından biri, sürdürülebilir inovasyonu hem alt yapı hem de ürünlerde gerçekleştirebilmektir. Teknolojinin çok hızlı gelişiyor olmasıyla bugün popüler olan bir teknoloji yarın unutulabiliyor, hemen yerini başka bir yenilik alabiliyor. Bugün ciroları bakımından ilk sıralarda yer alan şirketler teknolojik dönüşümlerini tamamlayamadığında muhtemelen onları yarın göremeyeceğiz. Sürdürülebilir inovasyonu temel alan Biyoteknoloji Vadisi Projesi ise bu bilgiyle firmaları yüzleştiriyor ve katma değeri yüksek, yenilikçi ürünler üretmeleri için onlara çağrıda bulunuyor. Kurulacak bu vadide, Türkiye’nin ilk özgün ilaç molekülünü üretmeyi planlıyoruz” diye konuştu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı